Şehzadelerin Saray Hayatı
“Osmanoğullarının erkek evlatlarına Şahzade ve tahfifen şehzade denilmiş ve bunlardan ikincisi taammüm etmiştir. Bu çocuklar padişahın haseki, ikbal ve odalıklarından doğardı. Kimden doğarsa doğsun bu erkek çocuklarına şehzade adı verilirdi” Şehzadelerin erkek evlatları da Şehzade ismiyle anılırdı.
“Şehzadelere XV.asra kadar, hatta İstanbul’un fethine kadar daha çok “Bey” denmiştir. Şehzade Mehmet Bey, Şehzade Orhan Bey gibi. O zamanlar bunların çoğu bir sancakta vali idi. Sancak beyi şehzadelere “Çelebi de denirdi. Şehzade Alaaddin Ali Çelebi, Şehzade İsa Çelebi gibi. Saltanat iddia edenlere “Sultan” da dendi. Şehzade Sultan Ahmed, Şehzade Sultan Cem gibi. Hatta sadece Sultan Mustafa dendiği olmuştur. Yetişmiş büyük şehzadelere padişah gibi Han da denirdi. Şehzade Mustafa Han, Şehzade Bayezid Han gibi. Sonraları yalnızca Şehzade dendi. Şehzade Osman Şehzade İbrahim gibi. 1826 yıllarından sonra veliahd dahil bütün şehzadelere -Şeyhülislam ve ilmiye mensupları gibi- “Efendi dendi. Veliahd-ı Saltanat Yusuf İzzeddin Efendi, Şehzade Abdurrahim Efendi gibi.
1-1-Şehzadelerin Doğumu (Veladet-i Hümayun)
Sarayda padişah, kadınefendi, haseki ve ikballerinden veya müstefreşelerden çocuk sahibi olurdu. Doğum yaklaşınca meh-di-i ulya-yı saltanat olan hükümdar anneleri, oğlu ile irtibata geçer ve doğum için ihtiyaç duyulan levazımatı tanzim ederdi. “Gerek çocuk takımları gerekse kadın için yapılacak takımlar konusunda hazine kethüdası veya vekili Valide Sultan’ın istediklerini derhal yerine getirirlerdi. Eğer çocuk ve kadın takımlarından elde bulunanlar varsa ayrıca sipariş verilmez, eksik olanalar istenirdi. Hazine kethüdası Valide Sultan’ın istediklerini temin edip iki ayrı deftere kaydederdi. Bir defterle birlikte istenilenleri hareme teslim ederdi”
Doğum öncesinde haremde bir cephesi denize açılan büyük odalardan birisine, hamile olan anne geçirilir; çocuğu doğurtacak ebe ile doğacak çocuğu emzirecek daye (süt nine) de saptanırdı. Doğan çocuğa darp-hanede hazine kethüdası vasıtasıyla bir beşik yaptırılır, törenle getirilip hareme teslim edilirdi.
Tarihi iyice tespit edilememekle birlikte 17. asırdan beri görülen usule göre şehzadelerin doğumları bir hatt-ı hümayunla Paşakapısına yani Sadrazamın makamına (Bab-ı asafi) bildirilirdi.
Bu hatt-ı Hümayun başta Sadrazam olmak üzere Şeyhülislam vezirler, kaptan paşa, sadaret kethüdası, defterdar, yeniçeri ağası, reisülküttap ve çavuşbaşının da hazır olduğu bir cemaata karşı sesli olarak okunurdu. Ayrıca rical-i devletin ailelerine baltacılar vasıtasıyla haber gönderilir. lohusaya davet edilirlerdi.
Osmanlı Devletinin kadim devirlerinden beri törenler ve kutlamalar top atışıyla başlar, bu atışların sıklık ve sayılarına göre de hangi olayların olduğu bilinebilirdi. S.Abdulmecid 1849’da bu işi düzenlemek için Topla Selamlama Nizamnamesini çıkartmıştı. Padişahın ilk erkek evladı olduğunda 7 gün 5’er kez top atılır, diğer erkek evlatlarında ise bu süre kısalırdı. Ayrıca Silahtar Ağa Enderun’da doğumu ilan edince her koğuş önünde -erkek evlad için- 5 kurban kesilir ve ilk kurbanı kesen koğuş’a muhtelif hediyeler ihsan olunurdu.
Bunlarla birlikte doğum haberi İstanbul’da ilan edildiği gibi devletin her tarafında da duyuruluyordu. Bu münasebetle haberi ilan işi bazen bir taifeyle, bazen de bir kaç kişi ile yapılıyordu. Doğum olayı sıkça vuku bulmadığından hususan İstanbul’da tarifsiz eğlenceler tertib olunur. Doğum için şehirler, cülûs, zafer alaylarında olduğu gibi doğum hakkında kasideler yazarlar ve tarih düşürürlerdi. Bu sayede bol in’am ve ihsanlara nail olurlardı.
Doğumun ertesi günün Sadrazam ve Şeyhülislam başta olmak üzere ulema ve ümera saraya gider, padişahı tebrik ederlerdi. ayrıca Ulema ve ümeranın aileleri evvela sadrazamın evinde toplanırlar ve sadrazamın ailesiyle birlikte saraya giderlerdi. Bunlar Lohusa odasına giderler hediyelerini takdim ederler, doğum yapan anneyi selamlayıp yatağın örtüsünü öperlerdi. Kendileri için hazırlanan sedirlere oturtulup şerbet içerlerdi. Sultanlar sedirlere oturmaz, yatağın karşısındaki yüksek mevkiye geçerler, bu suretle derecelerinin yüksek olduğunu gösterirlerdi. Çocuk bu esnada yatağın ucunda oturan sütninenin kucağında bulunurdu.
Şehirde ise “padişahın fermanı ile tellallar yedi gün yedi gece donanma olacağını ilan edince, 20-30 gün evvel nakışlı kumaşlarla ve altın tellerle süslenmiş olan kapılar, dükkanlar, meydanlar ve evler bir kat daha süslendi. Halk birbirini tebri

Başlangıç olarak bu benim aslında ilk sitem bu site benim için çok harika oldu ama tabi bu sitenin iyiliği ve kötülüğü bana bağlı değil lütfen anket sayfamızda bu sayfanın nasıl olduğunu işaretleyiniz...
Bu siteden başka benim arkadaşlarımın yaptığı sitelerde onları benim sayfamdan öğrenip girebilirsiniz (bu sayfa yapım aşamasında)
osmanlı ile tüm bilgileri burda bulabilirsiniz..
Bugün 22 ziyaretçi (54 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol