![]() |
||||||||
2. Bölüm Mustafa Kemal’in Anadolu’ya milli direnişi örgütlemek amacıyla bizzat Sultan Vahdettin tarafından gönderdiğini vurgulayan tarihçiler,” Atatürk çok geniş yetkilerle donatılmıştı. Atatürk’le Vahdettin’i birbirlerine yakınlaştıran nedenlerden biri ise Enver Paşa’ya karşı paylaştıkları olumsuz hislerdi” diyorlar. Nuriye Akman’ın 11-14 Haziran 1995′de Sabah’ta İsmet Bozdağ’la yaptığı söyleşinin önemli bir kısmı Sultan Vahdettin hakkındadır. Akman’ın röportajında Bozdağ, Abdulhamit’in kızı Şadiye Sultan’dan dinlediği bir iddiaya göre Vahdettin, Mustafa Kemal Paşa’ya 40 bin altın vermiştir. Vahdettin bu parayı kıymetli atlarının satışından elde etmiştir. Bozdağ, Ahmet İzzet Paşa ve Sebahattin Selek’in de kabul ettiği gibi Mustafa Kemal Paşa’ya verilen yetkilerin çok geniş olduğunu, hatta böyle bir görev Osmanlı tarihinde sadece Köprülü Mehmet Paşa’ya verildiğini ifade eder. Sultan Vahdettin’in hain olmadığı görüşünü savunanların başında ünlü tarihçi Yılmaz Öztuna geliyor. Öztuna, halen tartışılan ve sorumluluğu son Osmanlı Padişahı Vahdettin’e yüklenen Sevr Anlaşması hakkındaki resmi tarihçilerden kaynaklanan yaygın görüşlerin aksini savunur. Öztuna “Devletler ve Hanedanlar” isimli eserinin ikinci cildinde Sultan Vahdettin ve Sevr Anlaşması hakkında şunları söylüyor: “Sevr’i yalnız Yunanistan Hükümeti, parlamentosu ve Kralı tasdik etti. Sultan Vahideddin, topladığı Saltanat Şurası’nda tek çekimser oya karşılık ittifakla muahedenin kabul edilmesine rağmen muahedeyi imza ve tasdik etmedi. Böylece diğer karşı taraf devlet başkanlarınca tasdikini de önlemiş oldu ve bu yüzden muahede yürürlüğe girmedi, kadük kaldı ve o andan itibaren tadili için çalışmalara başlandı.” Öztuna geçtiğimiz günlerde gündeme gelen tartışmalarla ilgili olarak bir gazeteye verdiği görüşte şöyle diyordu: “Sultan Vahdettin’in hain olmadığını ben 40 senedir yazıyorum zaten. Kaldı ki, tarihçiler ‘hain’ kelimesini kullanmaz. Çünkü bu siyasi bir kelimedir. Kuruluş yıllarının ateşli dönemlerinde kullanılmış bir kelimedir bu ve öyle bir dönemde de mutlaka kullanılması gerekirdi. Bu Fransız İhtilali’nden sonra da böyle olmuştur, Rus Devrimi’nden sonra da böyle olmuştur. Ama aradan zaman geçip yeni rejim yerleştikten sonra, geçmiş dönemleri daha dikkatle tetkik etmek ve inceleme yaparken de böyle kavramlara yer vermemek gerekir. Ecevit’in böyle düşünmesi ve düşüncelerini cesurca söylemesi, bence önemlidir.” Atatürk ile Vahdettin’in ortak paydası Mirliva Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’ya milli bir direnişi örgütlemek amacıyla Sultan Vahdettin’in gönderdiğine inananların arasında Sultan Vahdettin’in Mustafa Kemal Paşa’ya sempatiyle bakan Sadrazamı Ahmet İzzet Paşa da vardır. Ahmet İzzet Paşa, Mondros Mütarekesi’nden sonra Mustafa Kemal Paşa’yı İstanbul’a davet eder. Amacı kuracağı kabinede Mustafa Kemal Paşa’ya Harbiye Nazırı olarak görev vermektir. Bu görevlendirme bazı nedenlerden dolayı gerçekleşmez. Mustafa Kemal Paşa, Vahdettin’in şehzadeliği döneminde yaptığı Almanya seyahatinde yaveri olarak bulundu. Atatürk, mütarekeden sonra İstanbul’a giderek pek çok siyasi temaslarda bulundu. O günlerde özel yazışmalarını “Fahri Yaveri Hazreti Şehriyari Sabık Yıldırım Grubu Kumandanı Mirliva Mustafa Kemal” ünvanıyla yapıyordu. Anadolu İhtilali isimli iki ciltlik eserinde Sabahattin Selek, Vahdettin’in Mustafa Kemal Paşa’ya büyük bir itimat duyduğunu, bu nedenle geniş yetkileri içeren 9. Ordu Müfettişliğine ilişkin iradei seniyenin ivedilikle çıkarıldığını kaydeder. Hatta atamayla ilgili muamelelerin tamamlanmasında çok acele edildiğine dikkat çeker. Selek, Atatürk’ün siyasi kıskançlık yahut saltanat ve hükümet nazarında kuşkulu bir kişi olduğu iddiasıyla ordu müfettişliği gibi bir bahaneyle İstanbul’dan uzaklaştırıldığı şeklindeki iddiaları son derece çürük bulduğunu belirterek, “Kendisine verilen görevin önemi ve geniş yetki, bu kabil iddiaları çürütmektedir” der. Selek, Vahidettin ile Atatürk’ün en azından Enver Paşa’ya karşı aynı olumsuz hisleri paylaştıklarına dikkat çekerek, “Bu ortak his onları az çok birbirine yaklaştırmış olmalıydı. Kaldı ki Vahdettin, Mustafa Kemal Paşa’nın ancak büyük işlerle tatmin olacak mizacını biliyor ve muhtemelen onun şahsında mevcut güçlüklerin yenilmesinde iki taraf için de karlı neticeler sağlayacak bir müttefik görüyordu” der. Mareşal Çakmak’ın sır gibi sakladığı gerçek Araştırmacı-Yazar Vehbi Vakkasoğlu, TİMAŞ Yayınlarından 1990 yılında neşredilen “Son Bozgun” adlı araştırmasının birinci cildinde, Mareşal Fevzi Çakmak’ın ağzından Vahdettin’in Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’ya milli mücadeleyi başlatması için gönderdiğini yazar. Hatta Mareşal’in bu olayı uzun yıllar sır gibi sakladığını söyler. Kitapta yer aldığına göre Çakmak Paşa, eşi Fitnat Hanım’a ´Fitnat. Öyle birşey biliyorum ki ortaya çıkıp söylememe bugüne kadarki tutumumuz ve davranışlarımız müsait değil. Mecburum, bu sırrı kendimle beraber mezara götürmeğe.” Fevzi Paşa’nın Fitnat Hanım’a anlattıkları şöyle yer alır sözkonusu kitapta: “Mütareke senesinde, bir Cuma selamlığından sonra Sultan Vahdettin beni huzuruna kabul etti. “Paşa, dedi. Durumu görüyorsunuz. Bu işler anca Anadolu’da teşkilatlanarak kurtarılabilir. Bana Anadolu’da teşkilat kuracak, memleketi şu karanlık durumdan kurtarabilecek Paşaların bir listesini yapıp getirin.” Ertesi Cuma, yine selamlıktan sonra huzuruna girip hazırladığım listeyi verdim. Dikkatle okuduktan sonra, bir müddet sustu. Sonra yarı kapalı gözleriyle ağır ağır, tane tane konuşmaya başladı: “Paşa, Mustafa Kemal Paşa hırsız mıdır?” Hiç düşünmeden cevap verdim: “Padişahım, Mustafa Kemal Paşa yenilik, bilhassa öteden beri Cumhuriyet taraftarıdır.” Padişah elindeki kağıdı atar gibi masanın üzerine bıraktı… Ayağa kalkıp pencereye döndü. Limanda demirli İtilaf devletleri (İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan) gemilerini göstererek: “Paşa, Paşa… Bu gemileri görmek kanıma dokunuyor. Bu memleket kurtulsun da isterse Cumhuriyet olsun… Kendine selamla birlikte tebliğ ediniz, haftaya Cuma günü Mustafa Kemal Paşa’yı göreceğim.” Ay-Yıldız’ı da desteklemiş “Anadolu İhtilali” isimli iki ciltlik eserinde Sabahattin Selek de Sultan Vahidetttin’in Mustafa Kemal Paşa’yı görevlendirmesiye ilgili tartışmalara değinir. Selek, Sultan Vahideddin’in Mustafa Kemal Paşa’ya milli mücadeleyi açmak üzere bir Hattı Hümayun verdiğine ilişkin belgenin varlığını kabul eder, ancak bu belgenin Atatürk tarafından kullanılmasına gerek olmadığı şeklinde bir yoruma gider. Vahdettin’in Atatürk’e olumlu hisler beslediğini belirten Selek, Mevlanzade Rıfat’tan yaptığı bir alıntıda, Atatürk’ün mütareke döneminde Ay-Yıldız isimli bir teşkilat kurduğundan bahseder. Alıntıda, “Bu cemiyetin kulaktan kulağa fısıldanan programı yer yer başlayan ve Osmanlı devletinin taksimini hedef tutan, ecnebi işgallerine karşı durmak, ordunun Harbi Umumideki mağlubiyet şerefsizliğini kaldırmaya çalışmak idi. Sultan Mehmet Vahideddin hazretleri bu cemiyetten dahi haberdar olmuş ve bu cemiyetin riyasetinde, veliahtliğinden beri yaveri olan Mirliva Mustafa Kemal Paşa’nın bulunmasından memnun olarak -bütün mesaisi neşriyat ve propogandaya münhasır olan- Vilayat-i Şarkiye Müdafaai Hukuk Cemiyeti’yle bu cemiyetin temas edip ittihadını arzu eylemişti” ibareleri yer alıyor. Vahdettin parasızlıktan ilaçlarını alamamıştı Yakın tarih konusunda ün kazanmış tarihçilerden Cemal Kutay da Vahdettin konusunda Resmi Tarih’e aykırı tespitlerde bulunanlardan. Nuriye Akman’ın 11-14 Haziran 1995′de Sabah’ta Kutay ‘la yaptığı söyleşilerin önemli bir kısmı Sultan Vahdettin hakkındadır. Kutay, Akman’ın “Siz bugün Vahdettin’i vatan haini kategorisine sokmuyorsunuz?” sorusuna, “Elbette hain değildi. Dünyanın en namuslu adamlarından biriydi. Ölürken yastığının altından parasızlıktan alamadığı ilaçlarının reçeteleri çıktı. Bunu Tarık Mümtaz Göztepe anlatıyor. Ve cenazesini rehin ettiler San Remo’da. Akrabaları, arkadaşları cenazeyi kaçırdılar da gömüldü. Bunlar hakkında hüküm verebilmek için önce bilgili olmak lazım. Bakın Hazine-i Hassa Reisi Refik Bey’i çağırıp sayım yaptırdı gitmeden evvel. Nuriye Hanım, oradan kaşıkçı elmasını alıp gidebilirdi. Hakkıydı, ailesinin çünkü. Kesinlikle bunlar namusu müeccem” şeklinde cevap veriyordu. ( 1918′de Sadrazam, 1921′de de Hariciye Nazırı olan Ahmet İzzet Paşa, Atatürk’ü Anadolu’ya Sultan Vahdettin’in gönderdiğinden çok emin olduğunu ifade etmektedir. İzzet Paşa, Nehir Yayınları’ndan çıkan “Feryadım” isimli hatıratının 214. sayfasında bu konuyu şöyle dile getirir: “Bu hususta kanaatim sağlamdır. Çünkü kendisine verilen yetki, şimdiye kadar hiçbir faniye nasip olmamış bir genişlikteydi. Kendi teftiş dairesindeki askeri kıtalardan başka komşu kolordulara ve bütün Anadolu vilayetlerine emri geçerli olacak, memurları istediği gibi görevinden alacak veya tayin edecektir. Benim bildiğim Babıali bu gibi işlerde, özellikle askerlerin yöneticileri hükmü altına alması meselesinde çok kıskançtır. Hele gurur ve kıskançlığı delilik derecesinde olan Ferit Paşa’nın Sadaret makamında olmayan yetkileri başkasına bahşetmek istemesi, doğal olmayan bir durumdur. Bu tarihlerde eski politikasının ilkelerini değiştirerek güya halka hoş görünmek ve güven vermek için, Tevfik Paşayla benim kabinelerimizin seçtiği ve tayin ettirdiği on iki nezaretsiz bakanın katılmasıyla oluşturulan kabinenin içinde ben de vardım. Mustafa Kemal Paşa’nın müfettişliğe tayinini içine alan ve yetkilerini belirleyen belge görüşülüp tasdik olunmak üzere Vükela Meclisi’ne verildiği tarihten bir hafta on gün önce Paşa fermanını, yetki mektubunu taşıyarak hareket etmiş bulunuyordu. Bu haller açıkça gösterirki bu memuriyet resmi hükümetin değil, Padişahın düşüncesinin ürünü ve tedbirinin eseridir. Babıali ve Harbiye Nezareti Saray’dan aldıkları işaretle bunu uygulamaya koymuşlardır.” ) ( www.yenisafak.com.tr adresinden alıntıdır) Yorumlar» |
![]() |
hiç bir osmanlı padişahı hain deildir hele vahdeddin hiç deildir kimse şanlı osmanlı sülalesine laf sölemesin çünkü bnm de o sülaleyle akrabalığım vr herkes sölediklerine dikkat etsin ona göre hüküm versin
Allah’ın selamı üzerine olsun;
Ben de hiç bir osmanlı padişahının ne deli ne de hain olduğuna inanmıyorum.Hepsi Allah dostu, emin kişilerdi.Hepsi nur içinde yatsın ve İnşallah Rabbim onlara bağışlayıcı olsun.Ne mutlu size ki öyle bir soydan geliyorsunuz.
Allah bizleri Onların sefaatinden mahrum bırakmasın
Karalamalara inanmayalım
asıl hainler bu ülkeyi kurmus kişilerdir zaten fevzi paşa mustafa kemalin hain olduğunu anlayınca başka bir party kurmuştur bazı şeyler için bili gereklidir arkadaslar hiçbir osmanlı padişahı hain değildir .
hyr aliosman sana katılmıyorum mustafa kemal paşa hiç bir şekilde hain değildir o olmasaydı bizler şuan başka bayrakların altında güçlükle yaşamımızı sürdürüyo olabilirdik ewet sultan vahdettinde hain değildir öğle bir insanı soyundan geldiğim için gurur duyuyorum aslında sultan vahdettinde vatanımızı kurtarabilirdi fakat itilaf devletleri kendisine çok fazla baskı uyguluyordu hem sultan vahdettinle hemde mustafa kemal atatürk le gurur duyuyorum
Selam.
Vahdettin vatan hainliği yapmıştır. Kurtuluş tarihimize bakarsanız eğer görürsünüz. 1. Lozan antlaşmasına gitmeden önce lozan anlaşmasına gidecek ekibin hazırlamış olduğu tutanakları katib salihin evini kendi adamlarına izlettirip saklanan elbise dolabından çaldırıp copylerini ingilizceye çevirttirp ingiliz sefirine teslim ettiğini görebiriliriz. Bu nedenle 1. lozan antlaşmasına gidildiğinde ekip eli boş dönmüştür. Bilinen bir gerçektir bu.
Fakat dogru bir şey vardırki oda Atatürk anadoluya geçerken vahdettin tarafından ve ingiltereden pasaport veya ingiltereden alınan belge ve imtiyazlar verilerek anadoluye gönderilmiştir. Fakat bu gönderilme sebebeide bilinen bir gerçektir fakat Atatürkün anadoluya gönderilme sebebi atatürkü istanbuldan uzaklaştırmak yolda suikast girişimlerinde bulunulmuş ve fakat başaılı olamamışlardır. Atatürke minntetarız ve onun ileriki zekası sayesinde uygar devlertler arasına girebildik
Ali Osman Bilgi Sahibi ol YOrumunu ondan Sonra dile Getir Senın gibiler yuzunden Zaten Vahdettin hain Atatürk hain Devlet Perişan olmadımı !
Mustafa kemale Meraşalliği öngören Fevzi Paşadır zaten Vahdettine Gelince O Bencede ulkesını satmadı ittifak devletlerinin verdiği emirler onun ağzından cıkıormus gibi yansıtılıordu ulke yonetimi yabancılardaydı Vahdettin paşa üesını satmadı Ülkesının Sadece Daha kötu durumlara Dusecegınden urktu .Ataturkun direnıscı capaları ulkeı daha ucuruma göturebilirdi die yorumladı ama zaten ulke perısan haldeydı ataturkle tek görus ayrılıgı budur sultan ataturke cok guvenen bırıymıs (Asıl ulkesını keskale kohneten Enver pasadır ıttıfakların detaylarına kulak asmıs son halde ulkesını terk etmısdır . Hepsinin Ruhu sad olsun ( Ataturk Köhnemıs bir ulkei bastan yaratmısdır ali Osman Suan elin klavyeye rahatca değiyorsa msnde yazışırken gülüşüorsan onun abidesınden onun sayesindedir )
aliosman bende katılmıorum sana nasıl ataturk dusmanı olabliyosunuz anlam weremiyorum hic kimse ataturke hain diyemez osmanlı soyundan geldigim icin kendimle gurur duyuyorum ewet ama viyanalara kadar giden osmanlı sukadar bi kara parcasıyla yetindi oda sanlı mustafa kemal ataturk gibi bi lider cıkmasaydı suanda baska bayraklar altında yasamımızı surduruyorduk ….Türkiyeyi Atatürk’e Atatürk’üde Allaha borcluyuz. Atam izindeyiz…